“Otuz Beş’i Beklerken” Nihat Sırdar – BuMesele

“Otuz Beş’i Beklerken” Nihat Sırdar

Kitabın Yazarı: Nihat Sırdar

Yayınevi: İnkilap Yayınları

Kitap Türü: Hikaye

Yayım Yılı: 2016

Sayfa Sayısı: 152

Arka Kapak Bilgisi

Türkiye’de “radyo” denilince ilk akla gelen isimlerden biridir Nihat Sırdar…

Yıllardır en çok dinlenen ve en çok sevilen programlar onun eseridir.

Nihat Sırdar’ın radyoda yaptığı ilk programı dinleyemedim ama ilk kitabının heyecanına tanık oluyorum. Eminim ki, o ilk programı dinleyenler, geleceğin başarılı bir radyocusuna kulak verdiklerinin farkındaydılar. Sırdar’ın ilk kitabını okuyanlar da, yazın dünyası için aynı düşünceye sahip olacaklar.

Elinizde tuttuğunuz “Bir Nihat Sırdar Kitabı”…
Ve 35 numaralı otobüs, içine sizi de almak için kapılarını açıyor…

Sunay Akın

Nihat Sırdar ilk kitabı Otuz Beş’i Beklerken’le hayatı ıskalamayan bir dille İstanbul’un o eski sokak aralarında dolaşıyor, dükkân önlerinde top koşturup misket oynayan çocuklarla zamanın uçuculuğuna keskin bir parantez açıyor. Söyleyecek bir sözümüzün her zaman olduğunu hissederek yapıyor bunu.
Artık Kocamustafapaşa 35 C Taksim tabelalı otobüse atlayıp Nihat Sırdar’la zamanda bir yolculuğa çıkma vaktidir. Yitip giden zamanda ülkece neleri geride bırakıp nereye doğru yol alıyoruz bir de onun hikâyelerinden dinleyin…

Otuz Beş’i Beklerken / Nihat Sırdar

Yıllardır sabah ve akşam programlarını severek dinlediğim, sabahları gündemden başlıklar verip maalesef ki içimizin kararmasına aracı olan, akşam “Sivrisinek” ile yaptığı programlarda her şeye rağmen dinleyicilerine moral vermeyi başaran, başarılı radyocu Nihat Sırdar’ın ilk kitabı da severek okuduğum kitaplar arasındaki yerini aldı.

Okul çağlarında, kitap özeti denince başından, ortasından ve sonundan cümleleri kağıda geçirmeyen, okuduğunu anlayan ve anladığını yazabilen bir küçük.

Bugünkü hayatının ipuçlarını o günlerden veren, şimdiki “fil hafızasının” eseri çok güzel bir kitap “Otuzbeş’i Beklerken”. O kadar sıcak bir anlatımı var ki karşılıklı sohbet ediyorsunuz gibi hissettiriyor.

Anlattığı her bölümde sizi de eski günlere götürüyor. Okul yaşantısını, okula, öğretmenlere, eğitim sistemine bakış açısını, aile, arkadaş ilişkilerini, iş hayatının zorlu dönemlerini, memleket anılarını ve daha birçok yaşanmışlığı siz de kitabı okudukça daha iyi anlıyorsunuz.

Neymiş, hayatta hiçbir şey kolay elde edilmiyormuş. Kendini yetiştiren, çalışan, çabalayan ve karşılığında çok sevilen radyocunun diğer kitaplarını da keyifle bekliyorum.

Eserde Geçen Satırlar;

“İçimdeki Ferhan Şensoy hayranlığına dayanamayarak annemden babamdan gizli para biriktirip Ferhangi Şeyler izlemeye Küçük Sahne’ye gitmeye başlamam o zamanlara denk gelir.”

“Eğitim hayatım bittiğinde pek öğretmen seven biri olmadığımı itiraf edeyim. Yıllar geçtikçe ve olgunlaştıkça öğretmenin de neticede insan olduğunu, onun da iyisinin ve kötüsünün olabileceğini anladım. Aradan uzun zaman geçti. Toplum değişti. Bugün artık iyi ve kötü diye değil, şuurlu ve şuursuz diye ayrılıyor öğretmenler.”

En neşeli günün içinde bile artık acı ihtimali var. Düğünlerin ülkesiydik, acıların ülkesi olduk.”

“Tek bir gerçek var, o parmak şıklamasaydı bu yazı olmazdı.”

“Ölüm insana ümit veriyor günün sonunda.” 

“Ölüm insana ümit verir mi lan?”

“Veriyor işte.”

“Yaşamanın pahalı, ölmenin bedava olduğu bu memlekette ümidi bile artık ölümlerin yanında arar olduk.”

 

Bu yazıyı paylaşın!

Bir Yorum Ekleyin

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.

error: Copyright © BuMesele.com / İzinsiz kullanılamaz.