“Belki Bir Gün Ben de” Şule Toptaş – BuMesele

“Belki Bir Gün Ben de” Şule Toptaş

Kitabın Yazarı: Şule Toptaş

Yayınevi: Sia Kitap

Kitap Türü: Roman

Yayım Yılı: 2025

Sayfa Sayısı: 240

Arka Kapak Bilgisi

“Göğsümde bir sıkışıklık hissettim, kalbim hızlı hızlı çarptı, sonra sıkışıklık iç çekmesiyle hıçkırık karışımı tuhaf bir ses olup çıktı ağzımdan. Ağlamamak için çıkardığım o sesle bir an durdular, bana baktılar. Düşündükçe azıcık, çok değil ama azıcık anneme hak verdim. Uzakta oluşuma alışıktı, annem beni özlemeyi bilmiyordu.”
Yazgısının hazırladığı sürprizlerle yolu değişeceklerdendir Deniz. Hayata zor tarafından başlayanlardandır. Yabancısı olduğu bir dünyaya tutunmaya çalışırken, eskiyle yeni arasında savrulurken geride bıraktıklarını unutması mümkün olabilecek midir? Çocukluktan ergenliğe, sonra genç kızlığa ve ileri yaşlara geçişi, yeni bir kimlik edinip edinemeyeceği iki dünya arasında kurmaya çalıştığı dengeye bağlıdır. Oysa hayatımızı şekillendiren rastlantılar değil midir?

Belki Bir Gün Ben de / Şule Toptaş

Yazar Şule Toptaş’la bu kitap sayesinde tanıştım. Daha önce adını duymamıştım ama “Belki Bir Gün Ben de” romanı beni öylesine etkiledi ki, başka kitaplarını da hemen listeme ekledim.

Kitap, yokluk içinde yaşayan Deniz’in küçük yaşta ailesi tarafından yetimhaneye verilmesiyle başlıyor. Henüz çocukken yaşadığı terk edilmişlik duygusu, kırılan kalbi, sevilmediğini düşünmesi ve kimsesizlikle başa çıkmaya çalışması insanın yüreğine dokunuyor.

Ailesinin bile sevmediği bir insanı başkası sevebilir mi? Peki sevilmediğine inanan biri başka birine güvenebilir, kendini ya da başka herhangi birini sevebilir mi? İnsanın hayatı, yaşadığı çocukluğa göre nasıl şekil alır? Aile içinde kardeşler arasındaki sevgi ya da sevgisizlik nasıl yeşertilir? Tüm bu sorular eşliğinde Deniz’in iç dünyasında derin bir yolculuğa çıkıyoruz.

Anlatımı sade ama güçlü; dili akıcı, zaman geçişleri oldukça başarılı ve asla okuyucuyu hikâyeden koparmıyor. Okurken hem duygulandım hem de o masum güzel kalpli çocuğa sarılmak istedim. Çevremdeki herkesin okumasını gönülden tavsiye edeceğim bir eser. Kitabı okurken burnumun direği sızladı, elimden bırakmak istemedim. Kalbime dokunduğu için çevremdeki herkesin okumasını gönülden isterim.

Eserde Geçen Satırlardan;

“Kimse tamamen şanslı ya da şanssız değildir derler. Başınıza kötü bir olay gelir, daha önceki şanslı hayatınızı yerle bir eder. Öncesinin şanslı olması bir anlam ifade etmez artık.”

“Çocukluğun masumiyet olduğu kadar hiç de göz ardı edilmeyecek bir acımasızlık olduğunu orada öğrendim. Okulu hiç sevmedim, sadece katlandım.”

“Sonraları anladım ki babamın en iyi yaptığı şey çekip gitmekti. Bize arkasına dönünce yok olacağımızı da sanıyordu herhalde.”

“O zamanlar 2000’li yıllarda uçan arabalara falan bineceğimizi hayal ederdik. Oysa biz ‘oğlan, tek oğlan’ olma meselesini bile aşamadık. Cinsiyetle gelen birincilik hâlâ çok kolay kazanılan bir ayrıcalık.”

“Gerçi beni de ben olduğum için sevmesini beklemek gerçek dışı bir şey olurdu. Çünkü kimse kimseyi sadece kendi olduğu için sevmez. Yaptığımız iş, eğitimimiz, ilgi alanlarımız, geçmişimiz, birikimimiz bizi biz yapan niteliklerin kaynağını oluşturur. Tüm bunlardan azade saf ve yalın bir ben var mı ki!”

“Neden bu evde her kötü olay sakince kabul ediliyordu? Felaketlerin başımıza gelmesini, hep bizim başımıza gelmesini doğal karşılamaya ne zaman, neden alışmıştık?”

“Doğuştan gelen kardeşlik bağı birbirimizi sevmemize yetmediği gibi sonra da birbirimizi sevmeyi öğrenememiştik.”

“Belki fukara, eğitimsiz aileler birbirlerini kolay harcayıveriyorlardı, belki sevmek tatil yapmak gibi parası olana yakışan bir lükstü.”

“Tuzlu su kanayan yerleri cayır cayır yaktı, yaşlar yuvarlandı gözlerimden. İki elimi sıkı sıkı tutarak acımı hafifletmek istiyordu. O gözyaşlarının tek nedeni ayağım değildi, alışık olmayanı şefkat de böyle ağlatır.”

“Bunu neden yapmıştım? Belki bizim ailede iyi olmak zor, kötü olmak kolaydı. Ya da görünmez bir çizgide duruyordum da, çizginin yanlış tarafına kayıvermem an meselesiydi.”

“Yanlış anlaşılmasın Biz dışarıya değil birbirimize kötüydük fakirliğimizden dertlerimizden sürekli neşesiz ve somurtkandık.”

Bu yazıyı paylaşın!

Bir Yorum Ekleyin

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

error: Copyright © BuMesele.com / İzinsiz kullanılamaz.