“Çevrimdışı Aşk” Şebnem Burcuoğlu
|Kitabın Yazarı: Şebnem Burcuoğlu
Yayınevi: Dex Kitap
Kitap Türü: Roman
Yayım Yılı: 2017
Sayfa Sayısı: 224
Arka Kapak Bilgisi
Merhaba sevgili okur,
Ben Kumru, baharı bekleyen Kumru. Gerçi ben baharı değil, sonuna kadar hak ettiğim o terfi yi bekliyorum ama merak etmeyin, kendisi kapıda.
Size zirveye çok yakın bir yerden sesleniyorum. Önümde duran Beyaz Yakalılar Diyarı haritasını net bir şekilde okuyabiliyorum. Bir tarafında CEO ve CFO sıradağları görünüyor, ki kendileri çok yüksek ve diktir, doğru ekipmana ve gerektiğinde fazla ağırlık olarak aşağı atabileceğiniz birkaç elemana ihtiyacınız
vardır. Diğer tarafta on beş yıldır terfi edemeyip demirbaşa dönüşenler düzlüğü bulunuyor. Şu tam ortadaki karaltı, masum stajyerlerin çırpındığı fotokopi bataklığı.
En uçta ise, her şeyi bırakıp bir sahil kasabasına yerleşerek salatalık domates yetiştirenler yarımadası mevcut. “Organik de organik” diye delirenlerin sürgüne gönderildiği bir yer burası. Canlarım ya, asıl bunlar baharı bekliyor.
Ben tabii ki buraya asla ayak basmayacağım. Son derece kurumsalım.
Bekle beni zirve, bayrağımı dikeceğim en tepeye!
“…Organik yaşamdan söz edip de Ege’de küçük bir sahil kasabasına yerleşme olayına değinmezsem olmaz. Tamam çok şahane, geride kalanlara ‘Allah kurtarsın gençler’ deyip her şeyden kaçmak istiyorsun da sen kurumsal olarak formatlanmışsın bir kere. O konuda ne yapacaksın? Elektrik kesilecek, cep telefonun çekmeyecek, oralarda kışın in cin top oynayacak, börtü, böcek, solucan,örümcek… Hiç düşündün mü işin bu tarafını? Sen Ege’yi istiyorsun da Ege de seni istiyor mu bakalım?…”
Çevrimdışı Aşk / Şebnem Burcuoğlu

Yıllar önce okuduğum ‘Kocan Kadar Konuş’ ikilemesinin ardından, yazarın dilini çok sevmemem rağmen başka bir kitabını okuma fırsatım olmamıştı. Kitap okuma sıklığımın azaldığı bir dönemde beni eski halime geri döndürmek için iyi bir seçim oldu.
Öncelikle kitaptan edebi anlamda büyük bir beklentiniz olmazsa çok keyif alacağınızı söyleyebilirim. Okumuyor da sanki arkadaşınızla sohbet ediyormuş gibi bir hisle kitabı birkaç saatte tamamlayabilirsiniz. Konu çok yaratıcı, bilinmeyen bir konu değil ancak kitabın dili o kadar içten ve samimi ki bir anda kahramanlar arkadaşınız oluyor ve anlattıklarını merakla takip ediyorsunuz.
Bir beyaz yakalının terfi çabası, plazada geçen hayatı, yalan ilişkileri, iş hayatında başına gelenler şeklinde başlayan konu sizi bambaşka yerlere götürecek. Çok tahmin edilemez bir kitap değil dediğim gibi ancak altı çizilebilecek çokça güzel cümlelere sahip. Hatta çok yakında bir platformda izlediğim dizinin de içinde yer yer benzer sahneler vardı. Kim bilir belki de minik esinlenmeler olmuştur kitaptan, bu tabi benim benzetmem bilinen öyle bir durum yok.
Kumru’nun kaldığı ikilemlerde yer yer kendimi de gördüm tabi. Ailesi ile ilişkileri, yalnızlığı, iş hayatında yaşadıkları, beklentileri, hayal kırıklıkları… Tüm kahramanlar gözünüzün önünde ve onları izliyormuşsunuz gibi bir his, ben kitap okurken bu hissi çok severim.
İnsana umut veren bir tarafının olması da güzeldi. Tam artık olmuyor dediğiniz anda hayatınızda hiçbir şey beklediğiniz gibi gitmezken daha da iyisi olabileceğini görmek iyi geldi.
Siz de güzel zaman geçirmek için bir kitap arayışındaysanız bu kitaba şans verebilirsiniz.
Eserde Geçen Satırlardan;
“Arayıp sormasak da hayatımızın parçası olan insanların bir yerlerde olduğunu bilmek insanın içini rahatlatıyormuş meğer.”
“Zayıf insan intikam alır. Güçlü insan affeder. Zekiler umursamaz.”
“Dörtle sekizi kafadan toplayamayan bir Finans gurusu çizebilir misin bana Abidin? Yapılan araştırmalar cahil insanların kendilerini mükemmel görmeye, zeki insanların ise yeteneklerine hafife almaya eğilimli olduğunu gösteriyor. Osman’a cahil diyeceğim hafif kalacak. Adam resmen şuursuz.”
“Üzüntü hissetmemek için duygularımızı bastıra bastıra onları teker teker kaybetmeye başlıyoruz.”
“Avucundaki su gibidir zaman. Sen tutmaya çalıştıkça akıp gider.”
“Neyse ki instagram diye bir mecra çıktı da hepimiz olduğumuzdan daha mutlu, daha zayıf ve daha zengin görünebiliyoruz.”
“Derler ki kayan yıldız bir süre sonra sönecektir ve deyim yerindeyse ölecektir. Bu yüzden yok olmadan önce onu gören kişinin dileğini yerine getirmek ister.”
“Artık bizim yaşlara gelince ilişkin için tertemiz bir dünya kurmak ve o dünyanın içinde sakince vakit geçirmek, karşındakiyle her şeyden önce arkadaş olmak istiyorsun. Çünkü hayat arkadaşlığının tanımı budur.”
“İnsanlar sevmeyi bilmiyor demişti bir keresinde babam. Kalplerindeki sevgiyi orantısız bir şekilde ona buna dağıttıkça daha çok sevdiklerini ve sevildiklerini düşünüyorlar ama yanlış.”
“Kalp kırıklığı beter bir şeymiş. Hayatınızda en çok önemsediğiniz insanın sizden ümidi kesmesi kadar berbat bir şey yokmuş. O kişi tarafından görmezden gelinmenin beyinde fiziksel acıyla aynı noktayı tetiklediğini söylemişti bir yaşam koçu. Haklıymış.”
“Üzerimde öylesine bir hükümranlık kurdun ki artık sen olmadan neyi isteyip neyi istemediğimi bile bilmiyorum.”
“İnsanlığın büyüdükçe kaybetmeye mahkûm olduğu en saf ve nadide özelliği masumiyetidir der kimileri.”
“Para kazanırken daha da çok kazanmak istiyorsun ama günün sonunda o parayla aldığın şeyler seni tatmin etmemeye başlıyor.”
“Hastalanmadan sağlığın, mutsuz olmadan mutluluğun, yaşlanmadan genliğin değerini bilemiyor insan.”