“Mihrap” Sinem Sal – BuMesele

“Mihrap” Sinem Sal

Kitabın Yazarı: Sinem Sal

Yayınevi: Kara KargaYayınları

Kitap Türü: Roman

Yayım Yılı: 2024

Sayfa Sayısı: 216

Arka Kapak Bilgisi

“Acımı anlatacak kadar şarkı, teşekkür edecek kadar İngilizce biliyorum ama acımı geçirecek kadar şarkı, derdimi anlatacak kadar Türkçe bilmiyorum.”
12 Eylül döneminde babasını kaybeden on yaşındaki Mihrap darbeyle değişen hayatlarını babasının ölümüyle okur. Kırkına kadar ölü, evini ziyaret eder derler. Mihrap da kırk gün içinde darbeyi ortadan kaldırırsa babasının döneceğine inanır.
Sinem Sal’ın Bizim Zamanımız’la yarattığı neşeli dram türünde ilerleyen roman bir çocuğun yas sürecini neşelendirmeye çalışmasının hikâyesidir. Korkuları kadar cesareti, ızdırabı kadar neşesi olan bir çocuğun hikâyesi. Büyüdüğünde Mihrap olacak bir kız çocuğunun hikâyesi.

Mihrap / Sinem Sal

Karakarga Yayınları’ndan çıkan Sinem Sal imzalı Mihrap, okurunu 1980’ler Türkiye’sine götürüyor. Sinem Sal artık takip edeceğim bir yazar diyebilirim. Çok akıcı bir yazım dili var. Böyle üzücü ve ağır bir hikaye ancak bu kadar tatlı anlatılabilirdi.

Roman, siyasi çalkantıların içinde büyüyen bir çocuğun iç dünyasını samimi bir dille anlatırken, hem bireysel hem de toplumsal hafızaya dair izler taşıyor. Babasını 12 Eylül darbesi döneminde kaybeden 10 yaşındaki Mihrap’ın babasının ölümünü kabul etmeyişini, hislerini, çaresizliğini ama bir yandan da çocuk masumiyeti ile onu geri getirme çabasını, umutlarını okuyoruz.

Dönemin mahalle hayatı, komşuluk ilişkileri, siyasal baskıları ve insanların yaşadıkları öyle bir anlatılmış ki o dönemleri yaşayanlar o zamana geri gidecek, yaşamayanlar da yaşamış kadar olacak.

Kitabı bir dizi izler gibi okuyacaksınız. Zaman zaman burnunuzun direği sızlayacak, içiniz sıkılacak ama hemen ardından kendinizi tebessüm ederken bulacaksınız. Sarsıcı ama bir o kadar da umut dolu bir hikaye sizleri bekliyor.

Eserde Geçen Satırlardan;

“Kullanılmayan bilgi genellikle kötü bilgidir. Gereksiz anlamında değil iyinin tam tersi anlamında kötüdür. Çünkü paylaşılmadığına göre içeride kalmıştır ve içeride kalmasının yüzde yüz yine kötü bir nedeni vardır. Uzun süre içeride kalan bilgi kullanılınca mutlaka birileri üzülür.”

“Acımı anlatacak kadar şarkı, teşekkür edecek kadar İngilizce biliyorum ama acımı geçirecek kadar şarkı, derdimi anlatacak kadar Türkçe bilmiyorum.”

“Hayatta kalmanın yolunu herkes bulmuştu ama bizim gibi hayatı çeşitlendirmenin yolunu henüz herkes bilmezdi.”

“Bu arada kaybetmek deyince daha hafif oluyormuş. Öldü demekten iyiymiş. Bence kaybetti demek daha acıklı. Sanırım hiç sevdiği birini kaybetmemiş biri söylemiş.”

“İnsan aklına fikir gelince ayağa kalkar. Fikirsiz kalınca da yatağa düşer.”

“Babamın anlattığı hikayeler olmayınca uykuya dalmak benim için tek tekerlekli bisiklete binmek gibi. İnsan birini özleyince öfkelenme başlıyor. Çünkü zamansız yaşlanıyorsun. Ne kadar hatırlamak istesen de sesini, yüzünü ve otururken ayağını nasıl kıvırdığını unutmaya başlıyorsun.”

“İnsan oyun oynamayı bırakınca yaşlanıyorsa ben hiç yaşlanmam.”

“Herkes içini döksün istiyordum. Çünkü mahallenin teyzelerini biliyorum. İçlerinde kötülük yok. Kavga ettikten sonra özür dilemezler mesela. Çünkü özür dileyecek kadar kötü bir şey de yapmazlar birbirlerine. Bir tabak poğaça yollarlar çocuklarıyla birlikte. Oldu bitti işte.”

“Sanırım birbirini seven insanlar vedalaşmadan ayrılıyorlar. Mecburen gitmeleri gereken bir yer var. Eğer vedalaşırlarsa gidemezler. Bu kadar ayrılığı başka türlü açıklayamam.”

Bu yazıyı paylaşın!

Bir Yorum Ekleyin

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

error: Copyright © BuMesele.com / İzinsiz kullanılamaz.