Dana Suskind, Beth Suskind “Otuz Milyon Kelime” Kitap Yorumu
Kitabın Yazarı: Dana Suskind, Beth Suskind
Yayınevi: Buzdağı Yayınevi
Kitap Türü: Çocuk Eğitimi
Yayım Yılı: 2019
Sayfa Sayısı: 304
Arka Kapak Bilgisi
ÇOCUĞUNUZUN GELECEĞİNE YAPACAĞINIZ
EN DEĞERLİ YATIRIM HAKKINDA ÇOK ÖZEL BİR KİTAP
“Benim yıllardır yazı ve konuşmalarımda anlattığım ama her seferinde anlatmakta yetersiz kaldığım bir mevzudur Otuz Milyon Kelime farkı. Artık içim rahat. Çocukların ilk 36 aylık gelişimi neden bu kadar önemli diye soranlara, bazı çocuklar okula geldiklerinde maça neden bir sıfır geride başlıyor diye soranlara verecek bir yanıtım var artık: Bu kitabı okuyun!”
―Selçuk R. ŞİRİN
“Çocuk muhteşem bir potansiyelle doğar. İçine doğduğu aile onu ya geliştirir ya da farkına varmadan kalıplar. Çocuğunu bilinçli olarak geliştirmek isteyen anne babalara Otuz Milyon Kelime kitabı, bilimsel çalışmalar sonucunda oluşturulmuş ve kendini kanıtlamış bir yöntem sunuyor. Bu kitabı okumalarını ve çocuklarıyla konuşma ile kitap okuma zamanlarını anne ve babaların birlikte oluşturmalarını içtenlikle öneririm. Çocuğunun geleceğini önemseyen anne ve babalar bu kitabı okuyunca çocuğun geleceğine gerçek yatırımın üç yaşına kadar nasıl yapılabileceğini öğrenecekler. Bu kitabın Türkiye’de yayınlanmasına vesile olan ve emeği geçen herkese çocuklarımız adına teşekkür ediyorum.”
―Doğan CÜCELOĞLU
“Üniversite öğrencilerine yaptığınız bir eğitim yatırımını 1,4 oranında geri alıyorsunuz. İlköğretim öğrencilerine yaptığınız yatırımı ise 7 katı ile geri alıyorsunuz. Çocuk eğitimi üzerine yapılan her çalışma çok değerli bu ülkede. Bu yüzden Buzdağı Yayınevi’ni Elma Yayınevi’nin kurucusu sıfatıyla tebrik ediyorum; ülkemize değer katma çabasında oldukları için. Geleceğin bir Aziz SANCAR’ına, bir Hayrettin KARACA’sına, bir Nâzım HİKMET’ine, bir Mehmet Âkif ERSOY’una vesile olmalarını diliyorum. Bir yazar olarak da ülkede kitap basma cesaretine sahip böyle ilkeli insanların artmasını umuyorum.”
―Ahmet Şerif İZGÖREN
“Çocuğa erişecek yegâne araç iletişimdir. Ebeveynler her şeyden önce iletişim becerisini artırmalıdır. Doğru kelimelerle kurulan iletişim kişilik gelişimini destekler. Yanlış seçilen kelimeler ise çocuğun duygu dünyasına zarar verir. Buzdağı Yayınevi’nin Türkçeye kazandırdığı Otuz Milyon Kelime işte bu gerçeği ortaya koyan önemli bir çalışma. Dr. Dana SUSKIND bilimsel gerçeklerle kelimelerin gücünü, sevginin iyi edici yanını ele almış. Çocuğa değer veren her yetişkinin kütüphanesinde yerini alması gereken bir eser.”
―Pedagog Adem GÜNEŞ
Otuz Milyon Kelime / Dana Suskind, Beth Suskind
Kitaptan akılda kalan en önemli kısım sanırım; kavra, karşılıklı yap, konuş…
Bu üç düsturu bol bol okuyacaksınız kitapta.
Birçok yerde karşıma ‘mutlaka okunması gereken’ şeklinde çıkan, çok önerilen ‘Otuz Milyon Kelime’ adlı kitabı ben de okudum. Çok büyük laflarla önerilen kitaplarda genelde hayal kırıklığı yaşadığımdan uzunca bir süre okumamıştım ancak merak ettiğim için okumak, okuduktan sonra diğer merak edenler için birkaç şey söylemek istedim.
Anne babaların ve anne baba adaylarının okurken keyif alacakları, çocuklara nasıl davranılması gerektiği ile ilgili birçok bilgiyi bulabilecekleri başarılı bir kitap diyebilirim. Yalnız genel anlamda iyi olmakla birlikte yer yer okumayı zorlaştıran bir çevirisi vardı.
Bilimsel bir projeyi başarılı bir şekilde anlatan, kısaca ‘OMK’ olarak adlandırılan ekibin çalışmalarını, araştırmalarını anlatan kitap birçok bilinmeyene, akılda soru işaret olan konuya cevap verecek nitelikte.
Örneğin bebeklerle bebekçe konuşmanın yanlış olduğu bilgisi bir dönem moda olmuştu. Genelde bebeklerle bu şekilde konuştuğum için kitaptaki o bölüm bir hayli dikkatimi çekti. Kitaba göre yanlış olmadığını okumak da beni rahatlattı diyebilirim.
Kitapta altı çizilecek birçok cümleye, akıllarda yer edecek ve uygulamaya çalışacağınız birçok fikirle de karşılaşacaksınız. Siz de merak ediyorsanız, beklentinizi çok yüksekte tutmadan okumanızda fayda var diyebilirim. Ancak beklentiyi çok yüksekte tutmamak önemli 🙂 Şimdiden iyi okumalar.
Eserde Geçen Satırlardan;
“Üç yaşın sonunda yüz milyar nöron (sinir hücresi) taşıyan insan beyni, fiziksel büyümesinin yüzde seksen beşini tamamlamış olur. Bu da düşünme ve öğrenmelerin temelinin büyük bölümünün oluşması demektir. Bilim, beyin gelişiminin erken çocukluk dönemindeki bir çocuğun dil ortamıyla ilgili olduğunu göstermektedir. Bu gerçek, üç yaştan sonra beynin gelişmeyi durdurduğu anlamına gelmez fakat bu yaşların ne kadar önemli olduğunu vurgular.”
“Aynı potansiyel, aynı ameliyat ama çok farklı sonuçlar. Zach ve Michelle’den öğrendiklerimi herhangi bir tıp kitabından asla öğrenemedim. Onlarla yaşadığım deneyim, yalnızca teknolojinin sınırlarının farkına varmama neden olmadı, aynı zamanda potansiyel etkisini her zaman bildiğim ancak tanıyamadığım bir kuvveti, hayatlarımızın tümünü geri döndürülemez biçimde etkileyen bir gücü kabul etmemi sağladı.”
“İçinde doğduğumuz hayatı belirleyen şey şanstır.”
“Bir çocuğun doğumundan üç yaşına kadar duyduğu kelimelerin nitelik ve niceliği, çocukların eğitim hayatındaki başarılarının neden farklılaştığını açıklayabilir.”
”Bir çocuğun gelecekteki öğrenme gidişatını belirleyen temel faktör, ilk yıllarındaki dil ortamıydı:Ebeveynin çocuğuyla ne kadar ve nasıl konuştuğu. Evdeki eğitim durumu veya ekonomik durum ne olursa olsun, ebeveyn konuşmasının çok fazla olduğu evlerdeki çocuklar daha iyi sonuç elde ediyorlardı. Bu kadar basit.”
“…ebeveynler ve eğitimciler olarak yapmamız gereken, yetenekler hususunda mutlak değişmez bir bakış açısı aşılamak yerine, çabanın başarıda en önemli unsur olduğunu ve başarısızlığın en önemli sebebinin yetenek eksikliği değil de vazgeçmek olduğunu düşünmektir.”
“Kabul edilmeyen bir davranış karşısında anne ve babanın kullandığı dil, çocuğun benlik algısını yönlendirmede önemlidir.”
“Tohumların, gül, petunya veya ortanca olma potansiyeli gibi her bir çiçeğin nihai güzelliği ve gücü aldığı bakıma bağlıdır. Bu tohumları karanlık bir bodrum katında çok az su ile büyütmeyi deneyin, o zaman ne demek istediğimi anlayacaksınız.”
“Herkesin aynı şeyi düşünmesi gerekmez ama sonuçlar hislere, fikirlere değil sağlam rasyonel düşünceye dayanmalıdır ve bunun için erken çocuklukta iyi büyütülmüş beyinlere ve sonrasında sağlam, harika ve erişilebilir eğitime ihtiyacınız var.”
İlgili Yazılar
-
“Süpermen Türk Olsaydı Pelerinini Annesi Bağlardı” Ahmet Şerif İzgören
Yorum yapılmamış | Ara 11, 2018
-
Sunay Akın “Ay Hırsızı” Kitap Yorumu
Yorum yapılmamış | Oca 29, 2020
-
“Şeker Portakalı” Jose Mauro De Vasconcelos
Yorum yapılmamış | Eki 24, 2016
-
Özge Uzun: Sizin Hiç Maviniz Var Mı?
Yorum yapılmamış | Ağu 28, 2016