“Milena’ya Mektuplar” Franz Kafka
Kitabın Yazarı: Franz Kafka
Yayınevi: Timaş Yayınları
Kitap Türü: Roman
Yayım Yılı: 2016
Sayfa Sayısı: 408
Arka Kapak Bilgisi
“Ve gece yazdığın mektup orada işte, nasıl okunabileceğini aklım almıyor, bir göğüs havayı solumak için böyle nasıl daralıp genişliyor, aklım almıyor, senden nasıl uzak kalınır, aklım almıyor.”
Milena Jajenská’nın, Franz Kafka’nın öykülerini Çek diline çevirmesiyle başlayan ilişkileri; Kafka’nın ölümünden kısa süre öncesine kadar devam eden mektuplarla büyüyen bir aşka dönüşür. İkilinin yaşamlarına, düşlerine, kalplerine kapı aralayan bu mektuplar, dönemin edebiyat dünyasına da ışık tutuyor.
Franz Kafka’nın Milena Jajenská’ya ve Milena Jajenská’nın da Kafka’nın yakın dostu Max Brod’a yazdığı mektuplardan oluşan Milena’ya Mektuplar, bu ölümsüz ve keder yüklü aşkı günümüze taşıyor.
Milena’ya Mektuplar / Franz Kafka
Sonunda Milena’ya Mektuplar’ın okuması bitti ve yorumlarımı yazma zamanı geldi. Öncelikle okuduğum kitap Timaş yayınlarındandı. Bazı harf ve kelime hataları vardı ancak çok rahatsız edici düzeyde değildi. Çevirisi güzeldi ancak oldukça ayrıntılı dipnotlara sahip bir kitap. Daha anlaşılır olması için de dipnotlarla açıklama yapılmış ancak çokça ayrıntıya girildiğinden zaman zaman konudan kopmama sebep oldu diyebilirim.
Kafka’nın okuduğum ikinci kitabı, ilki “Dönüşüm” idi. Tamamen farklı tarzlar, belki de bu nedenle adapte olmakta hayli zorlandım. Edebi yanına diyecek yok, Franz Kafka sevenlerin okuması gereken bir kitap. Kitabın mektuplardan oluşması ara vererek okunabileceği gibi bir düşünce oluşturdu bence ancak daha çabuk okusaydım daha iyi olabilirdi diyebilirim.
Kitapta başkasıyla evli olan bir kadına duyulan aşk anlatılıyor. İnsanların özel hayatına baya bir girmiş gibi hissettim bazı zamanlarda. Kafka’nın kaleminden olduğu için mektuplar sürekli kendi kendine mektup yazan platonik bir aşık gibi de gelebiliyor bazen. Tabi ilerledikçe Milena’dan da bazı ipuçları alıyorsunuz.
Kocasını sevdiğini söyleyen evli bir kadın, onu seven, mektupları ile yıllarca bunu dile getiren bir adam. İki taraf için de zor bir aşk hikayesi denebilir. İkisi de hasta ve birbirlerini uzaktan uzağa merak edip sadece birbirlerinin iyi olmalarını istiyorlar. İnsan okurken olur mu böyle çarpık bir ilişki diyor sonra karşılıksız ve kavuşmalarının imkansızlığını bilmelerine rağmen birbirlerinden kopamadıklarını gördükçe üzülmeye de başlıyor.
Kitabın sonlarına doğru Milena’nın da aslında Kafka’ya değer verdiğini görmek ikisinin de uzaktan uzağa birbirlerini ne derece sevdiklerini gösteriyor. Kimilerine göre yanlış kimilerin göre farklı bir ilişki ama gerçekten birbirini seven iki insan. Okunacaklar listenizde bulunsun ve dediğim gibi mümkünse çok ara vermeden okumanız tavsiyemdir.
Eserde geçen satırlardan;
“Her şeye rağmen bazen şuna inanıyorum: Eğer mutluluktan ölmek mümkünse kesinlikle böyle öleceğim. Eğer ölüme yazgılı biri mutlulukla hayatta kalabiliyorsa, o zaman hayatta kalacağım.”
“…bana yeterince sevgi göstermediğini söylüyorsun, ama öylece orada oturmama izin vermen, karşıma oturman ve yanımda olmandan daha büyük bir sevgi ve saygı olabilir mi? Aslında sevdiğim sen değilsin, daha fazlası, senin aracılığınla bana hediye edilen varlığın.”
“Aslında hep aynı şeyi yazıyoruz. Önce ben sana hasta olup olmadığını soruyorum, sonra sen bunun hakkında yazıyorsun; bir ben ölmek istiyorum, bir sen; bir ben senin için oğlan çocuğu gibi ağlıyorum, bir sen benim için kız çocuğu gibi ağlıyorsun. Ve bir kere, on kere, bin kere sürekli seninle olmak istiyorum, sen de aynısını söylüyorsun. Artık yeter.”
“Milena, neden ortak bir gelecekten bahsediyorsun, bu hiçbir zaman gerçekleşmeyeceği halde, yoksa bu yüzden mi bahsediyorsun bundan?”
İlgili Yazılar
-
“Fahrenheit 451” Ray Bradbury
Yorum yapılmamış | Eyl 10, 2019
-
“Benim Yolum Aamir Khan’ın İnanılmaz Yolculuğu” Christina Daniels
Yorum yapılmamış | Haz 30, 2019
-
“İnsan Olmak” Engin Geçtan
1 Yorum | Ara 10, 2016
-
“83 ¼ Yaşındaki Hendrik Groen’un Gizli Güncesi” Hendrik Groen
Yorum yapılmamış | Kas 12, 2019