“Şeker Portakalı” Jose Mauro De Vasconcelos – BuMesele

“Şeker Portakalı” Jose Mauro De Vasconcelos

Kitabın Yazarı: Jose Mauro De Vasconcelos

Yayınevi: Can Yayınları

Kitap Türü: Hikaye, Roman, Masal

Yayım Yılı: 2014

Sayfa Sayısı: 200

Arka Kapak Bilgisi

Brezilyalı ünlü yazar Jos Mauro de Vasconcelos, 1920’de Rio de Janeiro yakınlarında, Bangu’da doğdu. Çok yoksul olan ailesi, onu Natal kasabasındaki amcasının yanına yolladı. Orada dokuz yaşındayken Potengi Irmağında yüzmeyi öğrendi ve hep günün birinde yüzme şampiyonu olmanın hayâlini kurdu. Liseyi Natal’de bitirdikten sonra iki yıl tıp öğrenimi gördü. Öğrenimini yarıda bırakıp yeni hayâller peşinde Rio de Janeiro’ya döndü. İlk işi, hafif siklet boks antrenörlüğü oldu. Yaşamı boyunca çeşitli işlerde çalıştı, bu onun yazarlığına büyük katkılar sağladı. İlk kitabı Yaban Muzu 1940’ta yayımlandı. 1945’te yayımlanan Beyaz Toprak adlı romanı çok beğenildi. Daha sonra Evden Uzakta (1949), Sular Çekilince (1931), Kırmızı Papağan (1953) ve Ateş Çizgisi (1955) romanlarını yazdı. Kayığım Rosinha (1961) ile ününün doruğuna çıktı. En ünlü kitabı Şeker Portakalı (1968) on iki günde yazılmıştı. “Ama onu yirmi yıldan fazla yüreğimde taşıdım,” der yazar. Bu kitaptaki küçük Zeze’nin serüvenleri Delifişek (1963) ve Güneşi Uyandıralım (1974) adlı romanlarında sürer. Bu ünlü yazar 1988’de öldü.

seker-portakali

Şeker Portakalı / Jose Mauro De Vasconcelos

Okuması son derece akıcı ve başarılı bir çeviri. Hem çocukların hem büyüklerin okuması gereken, çok beğenilen, yazarın belki de en çok tanınan eseri.

Aynı anda hem çok haşarı, yaramaz hem de bu kadar akıllı ve yaşından daha olgun bir çocuk olabilir mi? Portekizce’den Türkçe’ye çevrilen kitap, şeytana kulak veren yaramazlıklarıyla bazen şaşırtan bazen de pamuk gibi kalbi ile insana insana insanlık dersi veren Zeze’nin hikayesi.

Günün birinde acıyı keşfeden küçük bir çocuğun öyküsü diyerek başlıyor kitap. Oldukça hüzün doluydu benim için. Yer yer insanın burnunun direğinin sızlatan satırlara hazırlıklı olun. Saf çocuk Zeze’nin hüzünlü öyküsünü mümkünse herkes okumalı. Duyarlı insan olmanın gerekliliğini ve aslında çok da zor bir şey olmadığını hatırlatan duygu dolu bir eser.

Henüz devamı olan “Delifişek” ve “Güneşi Uyandıralım” ı okuyamadım ama onlar da okunması gereken kitaplar listemde.

Eserde geçen sevdiğim satırlardan;

“… çünkü ben evde keşiflerimi tek başıma yaparak kendi kendimi eğitirken, yalnız olduğum için, yanılıyordum. Yanılınca da önünde sonunda hep dayak yiyordum. Önceleri beni kimse dövmezdi. Ama sonra her şeyi öğrendiler ve zamanlarını, benim bir şeytan, bir baş belası lanet olasıca bir sokak kedisi olduğumu söyleyerek geçirmeye koyuldular.”

“Önemi yok, onu öldüreceğim!”
“Ne diyorsun sen, küçük; babanı mı öldüreceksin?”
“Evet, yapacağım bunu. Başladım bile. Öldürmek, Buck Jones’un tabancasını alıp güm diye patlatmak değil! Hayır. Onu yüreğimde öldüreceğim, artık sevmeyerek…Ve bir gün büsbütün ölecek.”

Bu yazıyı paylaşın!

Bir Yorum Ekleyin

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.

error: Copyright © BuMesele.com / İzinsiz kullanılamaz.