Ayşe Balıbey Tanıl ile “Her Şeyin Başı Merkür”

“Her Şeyin Başı Merkür” adlı ilk kitabı ile kitapseverlerin sevgisini kazanan yazar Ayşe Balıbey Tanıl ile mini bir röportaj yaptım. Vakit ayırdığı için kendisine teşekkür ediyor, sizleri içten cevapları ile başbaşa bırakıyorum.

“Ayşe Hanım, öncelikle ben de kitabınızı gülümseyerek, bir çırpıda ve çok beğenerek okudum. Okur okumaz çevremle paylaşırken buldum kendimi. İnsan keyif aldığı bir şey olunca çevresiyle, sevdikleriyle paylaşmak istiyor. Yakın çevremi, internet sitemdeki ve sosyal medya hesaplarımdaki kitapsever arkadaşlar takip etti. Hepsinden de güzel geri dönüşler aldığımı söylemeliyim.

İnstagram hesabında yaptığım paylaşım ile birlikte hiç beklemediğim bir şekilde sizinle tanışma fırsatı elde ettim. Açıkçası kafalarda yer etmiş “tanınmış kişi” profiline uymadığınızı söylemeliyim. Bu düşünceme bağlı olarak ilk sorumu şöyle sormak istiyorum;”

1. Okurlarınızla, takipçilerinizle olan sıcak iletişiminizin başarınızdaki yeri sizce nedir?

Öncelikle ben bir kitapla Dostoyevski olamam on kitapla da olamam ya neyse:) Kısacası daha çok yolum var, yazmam okumam üretmem ve durmadan çalışmam lazım. Bu kitap sadece yazı dilimin görülüp sevilmesi için bir başlangıç oldu. Diyelim ki tırnak içinde “çok tanınmış bir kişi oldum” yazdıklarım çok sevildi, okundu ve başarılı oldum. Beni başarılı yapan kim? Okuyucular. Yani kitabımı alan, zaman ayırıp okuyan insanlar. Onlara saygılı içten ve nazik olmamak çok büyük saygısızlık olur. Ben kitabımı alıp okuyan herkese büyük bir vefa duyuyorum ve yorumlarını çok önemsiyorum. Takipçilerimle sürekli iletişim halinde olma sebebim ise içtenlikle kalplerini açmaları ve bana destek olmaları.

2. Kitabınızda “Beyaz Yakalı” plaza çalışanlarını ele alıyorsunuz. İş hayatınızda kendinizi “Elif Akay” gibi hissettiğiniz zamanlar oldu mu, oluyor mu?

Olmaz mı. Ben de uzun yıllar kurumsal hayatta beyaz yakalı bir avukattım o yüzden kitabın kahramanı Elif’in iş hayatında yaşadığı ızdırabın çoğuna aşinayım. Çalışma hayatında onunla benzer hayal kırıklıkları yaşadım ve aynı hızda laf soktum hak edenlere:)) Bazen de Elif gibi susarak sadece konuşma balonuyla konuştum ama iş hayatı o kadar zalim ki ancak gülerek ve mizahla üstesinden gelinebilir, tıpkı kitaptaki gibi.

3. Peki, kitabı yazmaya karar vermeniz ve yazım aşaması ne kadar sürdü?

Daha önce “ayseninbavulu”‘adında bir blogum vardı. Sonra senaryo yazmaya başladım ama kitap fikri aklımda yoktu. Ama blog yazılarım beğenilip gülününce kitap yazmamla ilgili 2014 yılında bir teklif geldi ve yazmaya 2015’te başladım, aşağı yukarı da 1 yıl yazım kısmı sürdü.

4. Kitap çok satan kitaplar listelerine girdi. Kitapseverler sevgi dolu dileklerini ve güzel yorumlarını paylaşıyorlar. Bu size kendinizi nasıl hissettiriyor?

Çok ama çok mutlu ediyor. Kendimi çok şanslı hissediyorum ve kitapla birlikte başıma gelen tüm güzellikler için her gün şükrediyorum. Yazmak ve hayata geçirmek istediğim çok hikaye var daha, o yüzden ilk kitabım “Her Şeyin Başı Merkür”ün beğenilmesi kahkahalarla gülünmesi paylaşılması çok iyi hissettirdi kendimi. Kitapseverler son dönem hayatıma giren açık ara en güzel kalpli insanlar, buradan içten yorumları için hepsine tekrar teşekkür ediyorum.

5. “Ayşenin Bavulu” adlı bloğunuzdan sonra, kitap ile birlikte, söyleşiler, imza günleri, televizyon programları derken bir hayli tanındınız. İlk kitabınızda böyle bir başarı yakalayacağınızı düşünmüş müydünüz?

Ben sürekli üretmeye çalışan, bunun için azimle uğraşan ve sonrasında iyi niyetle düşünmeye gayret eden biriyim. Elimden geleni yaptıktan sonra da gerisini tevekküle bırakırım. Hayallerimi, yazarak gerçekleştirmeye çalışıyorum ama bu kadar güzel bir destek ve enerji olacağını ben de tahmin etmemiştim. Diyorum ya kitabı okuyan, paylaşan, gülüp, seven insanlara çok büyük bir saygı besliyorum çünkü onların desteğiyle yayıldı bu kadar. Söyleşilerde ise insanlara hayallerinin peşinden koşmaları gerektiğini anlatmaya çalışıyorum. Çünkü ne istediğini bilen insanın karşısında bütün dünya kenara çekiliyor.