Netflix’in Hikayesi – Netflix Neredeyse Başlamadan Bitecekti!
|Bugün, birkaç istisnai ülke hariç dünyanın tamamını fetheden, son rakamlara göre 150 milyona yakın abonesi olan ve toplam değeri 28 milyar dolara yaklaşan Netflix’in neredeyse başlamadan biten şaşırtıcı hikayesini anlatacağız.
Ama öncesinde, dünyada Netflix öncesi döneme bir göz atmamız gerekiyor. Yani, film ve oyun kiralayan dükkanların 16 milyar dolarlık bir endüstriyi oluşturduğu ve bu endüstrinin başını Blockbuster adındaki dev şirketin çektiği döneme. Türkiye’de pek bilinmese de, Blockbuster dvd ve video kaset kiralama dönemlerinin tartışmasız en büyük şirketiydi. Şirketin zirve noktasına ulaştığı 2004 yılında, dünya çapında 10 bine yakın film ve oyun kiralama dükkanı vardı. Netflix başta olmak üzere online hizmet veren şirketlerin yaygınlaşması Blockbuster’ın sonu oldu.
Netflix’in Blockbuster’ı bitirmesi, “Apple” ve android telefonların Nokia’yı neredeyse piyasadan silmesi kadar büyük bir olay. Nokia gibi zamana ayak uyduramayan Blockbuster, 1985’teki kuruluşu sonrası 30 yıla yakın hüküm sürdükten sonra, 2013’te, tarihte bir anı olarak yerini aldı. Bugün dünyada sadece 1 adet Blockbuster dükkanı var ve işletmecisi “bu şekilde devam edemezse, mekanı müzeye çevireceğini” söylüyor.
Şimdi gelelim başlıktaki konuya ve Netflix’in neredeyse başlamadan biten hikayesine. 1997’de California’da Reed Hastings ve Marc Randolph tarafından kurulan Netflix, işe ilk olarak DVD satışları ve posta yoluyla kiralanması hizmetiyle başladı. Kısa süre sonra Hastings satış işini tamamen bıraktı ve sadece DVD kiralama işine yoğunlaştı.
İlk zamanlar tekli DVD kiralama hizmeti sağlasa da 1999’da aylık abonelik modeline geçti ve 2000’de tekli kiralama yöntemini tamamen terketti. Amerikan posta servisine güvenerek yürüyen bu yeni modele göre aboneler aylık sabit bir ücret ödeyecek ve sınırsız film izleyebilecekti. Sistem şöyle çalışıyordu. Netflix kullanıcılara posta yoluyla seçtikleri filmleri yolluyor, aboneler izledikleri filmi yine posta yoluyla geri yolluyordu. Netflix geri gönderilen filmin yerine başka bir film yolluyordu.
Görünürde çok iyi bir fikir olan bu model 2000 yılında DVD kullanımının henüz fazla yaygınlaşmamış olması nedeniyle, Netflix’in umduğu kadar iyi işlemiyordu. Para kaybetmekte olan Netflix, başlıkta bahsettiğimiz hamleyi yaptı ve şirketlerini $50 milyon dolara Blockbuster’a satmayı önerdi. Teklife göre, Blockbuster Netflix’i satın alacak, ve Netflix sitesi tüm alt yapısı ile Blockbuster.com markası altında devam ederken, Blockbuster da dükkanlarında Netflix’in “posta ile sınırsız DVD kiralama” modelini pazarlayacaktı.
Blockbuster CEO’su John Antioco ve beraberindeki yönetim kurulu üyeleri bu teklifi gülerek karşıladılar ve Netflix’i satın almayı reddettiler. Bu olay hem video devi Blockbuster, hem de Netflix için bir dönüm noktası oldu. 2000’lerin başında senede 5 milyar dolar gelir elde eden Blockbuster, sadece $50 milyon dolar ödeyerek Netflix’i başlamadan bitirme şansı yakalamış, ancak tarihte görülmüş en büyük kurumsal vizyonsuzluk örneklerinden birini sergileyerek büyük bir fırsatı tepmişti.
2001 yılı Netflix için talihin döndüğü yıl oldu. Yıl sonu itibarıyla fiyatları oldukça ucuzlayınca, DVD oynatıcılar her eve girmeye başladı. ABD’de 2001 noelinin en popüler hediyelerinden biri DVD oynatıcılar olmuştu. Bu durum 2002 yılında Netflix’in “postayla sınırsız DVD” servisinde bir patlama yaşanmasına sebep oldu.
2005 yılına gelindiğinde, Netflix 35.000 farklı filmden oluşan bir DVD envanterine sahipti ve abonelerine günde 1 milyon DVD postalıyordu. Blockbuster müşterileri dükkanlardaki mevcut DVD’ler arasında seçim yapmak zorunda iken, Netflix aboneleri kendilerine gönderilecek filmleri web sitesindeki büyük arşivin içinden seçebiliyorlardı. 2007 şubatında postalanan DVD sayısı 1 milyarı aşmıştı.
Değişim trenini vaktinde yakalayan şirket, aynı yıl içinde filmleri online yayınlayacak alt yapıyı da hayata geçirmişti. Netflix’in dijital arşivi, ilk başladığında sadece 1000 filmden oluşuyordu ve posta ile DVD kiralama servisine abone olan bütün müşteriler bu filmleri ek bir ücret ödemeden izleyebiliyordu. 2007 itibarıyla 100.000 farklı filmden oluşan DVD envanteriyle kıyaslandığında çok küçük olan bu rakam sadece 2 yıl sonra 12.000 filme çıkmıştı.
Hikayenin gerisini biliyorsunuz. Netflix zamanla fiziksel DVD kiralama işinden çıkıp, tamamen online bir medya şirketine dönüştü. Platforma özel diziler, filmler, ve her geçen gün dünya çapında büyüyen abone rakamları derken, şirket artık sinema sektörünün geleceğini de şekillendirmeye başladı. Bunun en çarpıcı örneği, bir Netflix yapımı olan “Roma”nın, 2019 Oscar ödüllerinde tam 10 dalda aday gösterilmesiydi.
Bakalım Blockbuster’ı ve zamana ayak uyduramayan film kiralama şirketlerini bitiren Netflix, Hollywood’u da bitirebilecek mi? Ya da Hollywood’un ve medya dünyasının devleri Netflix’in tekelleşme hayallerini engelleyebilecekler mi? Sizler de bu konudaki düşüncelerinizi yorum kısmına paylaşmayı unutmayın!
Videomuzu izlediğiniz ve yorumlarınızı paylaştığınız için teşekkürler! Yeni videolarda görüşmek üzere. Hoşça kalın!