Jean Teule “Dansa Davet” Kitap Yorumu – BuMesele

Jean Teule “Dansa Davet” Kitap Yorumu

Kitabın Yazarı: Jean Teule

Yayınevi: Sel Yayınları

Kitap Türü: Roman

Yayım Yılı: 2020

Sayfa Sayısı:104

Arka Kapak Bilgisi

“Dans etmek bir çığlığı susturmak mı?”

Dansa Davet, 1518 yılında görülen, dünyanın en ilginç toplumsal histeri vakalarından birinin hikâyesini anlatıyor. Strasbourg’da açlık ve sefaletin, insanları cinayete sürükleyen bir yokluğun hüküm sürdüğü zamanlarda, ıstırabından aklını yitiren bir kadın, aniden sokaklarda dans etmeye başlar. Kısa bir süre içinde ona katılanların sayısı gitgide artar ve “Dans Vebası” tüm şehri esir alır. Binlerce insan yaşadıkları ağır travmalar sonucunda bilincini yitirip ölene dek dans eder durur.

Dansa Davet / Jean Teule

Yokluk, sefalet ve acı!

Açlığın hüküm sürdüğü Starsbourg’da halkın aklını nasıl yitirdiğini, aklımı yitiren halkın sokaklarda deliler gibi gece gündüz dans etmelerini, onlar dans ederken çevrelerinde olup bitenleri hayretler içerisinde okuyacaksınız. 16. Yüzyılda gerçekleşen gerçek olayların anlatımı okurken sizi bazen yoracak çoğu zaman üzecek.

Bebeğine bakamayacağını düşünen bir anne verdiği karar sonrası dans vebasının başlamasına neden olur.

Mecburiyetler, açlık, yoksulluk insanlara neler yapabilir, neler yaptırabilir?

Çok zor geçen hayatlar, korkunç bir dönem…

Bu tarz kitaplardan hoşlanıyorsanız okumanızda fayda var. Ancak çeviri nedeniyle midir bilemiyorum okurken yer yer kopukluklar yaşadım.

Merak ediyorsanız şimdiden iyi okumalar.

Ayrıca okuduğunuz kitaplar ile ilgli yorumları bumesele.com’da da paylaşabileceğinizi unutmayın.

Eserde Geçen Satırlardan;

“Oo, Cehennem burada. Öbür taraftaki beni o kadar korkutmuyor.”

“İkisinin de parmakları uzanıyor, birbirine karışıyor, havada kaybolup gidiyor. İkisinin de avuçlarında, yeni doğmuş bir çocuğun kısacık hayat çizgisi var, incecik bir dal gibi, fırıl fırıl dönüyor.”

“Her şeyin başı sonu olan Tanrı insanların her biri için neyin uygun olduğunu bilir. Eğer uygun görseydi hep kokulu güller yaratırdı ama araya devedikenlerini karıştırmayı tercih etti ki adaletin ağırlığı hissedilsin.”

“Onlara Cehennem’i anlatan din adamları gülüp eğlenirken hekimler ne yapacaklarını bilemez haldeler.”

“Bilginleri gereksiz, tehlikeli araştırmalar yapmaya, sadece Tanrı’ya ait alanları araştırmak istemeye iten şey marazi bir meraktır. Her türlü bilginin iyi olduğunu söyleyen Aristoteles’in görüşüne itirazım var. Kavramayı istemek Tanrı’nın alanına küfür niteliğinde bir saldırıdır!”

“Papazlar şeytandan söz etmese nasıl geçinirlerdi acaba?”

“Hiç kuşkusuz acının içlerini kaplamasına boyun eğmemek için, bilinçaltına itilmiş yasakları alt ederek, kendinden geçişle kaçış yoluna kavuşuyorlar, düşünceleri matemin kederinden kaçıyor. Yüksek bir bunaltı düzeyi gerçeklikle bağlarını kaybetmelerine yol açıyor.”

Bu yazıyı paylaşın!

Bir Yorum Ekleyin

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.

error: Copyright © BuMesele.com / İzinsiz kullanılamaz.